Arabuluculuk

Arabuluculuk

Arabuluculuk hakkında sıkça sorulan sorular ve cevaplarına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Arabuluculuk, üçüncü kişinin tarafları bir araya getirerek müzakere edebilmelerini sağladığı ve aralarındaki iletişimi kolaylaştırdığı, çözüme ilişkin karar verme yetkisinin taraflarda kaldığı, sürece ilişkin tavsiye veya karar verme yetkisinin ise üçüncü kişide olduğu bir yapılandırılmış uyuşmazlık çözüm sürecidir. Arabuluculuk esasen isteğe bağlı bir alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olmakla birlikte kanun koyucu tarafından Arabuluculuk faaliyetinin dava şartı (zorunlu) olarak belirlenmesi mümkündür.

Arabulucu, taraflar arasındaki çatışmanın çözümüne yardımcı olmak amacıyla arabuluculuk sürecini idare eden ve arabuluculuk yöntemlerini bilip uygulayabilen tarafsız gerçek kişidir. Bir kişinin arabulucu olarak görev yapabilmesi ve bu ünvanı kullanabilmesi için Arabuluculuk Daire Başkanlığınca kaydı tutulan Arabulucular Siciline kayıtlı olması gerekmektedir. Arabulucu Avukat Zafer ÖZDEMİR Sicil Sayfası için TIKLAYINIZ.

  • Arabuluculuk Ekonomiktir

    Arabuluculuk, yargı yoluna göre çok daha ekonomiktir. Arabuluculukta harç ve gider avansı gibi masraflar yoktur. Keza, uyuşmazlığın en fazla haftalarla, günlerle ve hatta saatlerle basit bir şekilde çözmeyi hedeflediği için, uzun süren yargılama sürecinde duruşmalara katılırken tarafların harcadığı emek, zaman, yol vb. masraflar da bu süreçte söz konusu olmaz.

  •  Arabuluculuk Hızlıdır

    Arabuluculuk, oldukça avantajlı ve çok kısa sürede sonuçlanan bir yöntemdir. İstatistiklere göre arabuluculukta uyuşmazlıkların % 88’i bir gün veya daha kısa süre içinde neticelenmiştir. Dava şartı arabuluculuk faaliyetinin 1 haftalık uzatma da dahil azami 4 hafta içinde tamamlanacak olması karşısında ülkemizdeki yargılamaların yıllar sürdüğü dikkate alındığında dava yoluna göre oldukça pratik olduğu su götürmez bir gerçektir.

  •  Arabuluculuk Menfaat ve İhtiyaç Odaklıdır

    Arabuluculukta mevcut düzenleme ve usul ile sınırlı olunmaması, taraflara kendilerine ve somut duruma özel çözüm üretme imkânı sağladığından, genel ve soyut normlarla yapılan mahkeme yargısına nispeten taraflara daha yüksek tatmin olma imkanı sağlanmaktadır. Böylelikle çözüm, tarafların ilişkisinin devamını sağlamakta, yeni uyuşmazlıkların önüne geçmekte; genel olarak ise toplumsal barışın sağlanmasına yardımcı olmaktadır. Zira taraflar memnun olmadıkları bir çözüm üzerinde anlaşmak mecburiyetinde değildir.

  •  Arabuluculukta Çözüm Taraflarca Belirlenir

    Arabuluculukta çözüm, her durumda tarafların kontrolündedir. Dolayısıyla tarafların kabul etmeyecekleri bir çözüm ile karşılaşmaları da mümkün değildir. Bir başka ifade ile bir çözümü kabul edip etmeme veya çözüm konusunda anlaşılmışsa, bunun içerik ve şartları hakkında karar verme yetkisi tamamen taraflara aittir. Yargılamada uyuşmazlık, hakem veya hâkim kararı ile sonuçlandığı için çözüm genellikle bir tarafı ve bazı hâllerde her iki tarafı da tatmin etmemektedir. Arabuluculukta ise kontrol tamamı ile taraflarda kalmakta ve taraf, anlaşmayı ve şartlarını kendisi oluşturduğu için bu anlaşmaya sadık kalma ihtimali artmaktadır.

  •  Arabuluculukta Süreç Gizlidir

    Arabuluculuk sürecine başlama talebi de dâhil olmak üzere süreçte paylaşılan ve hazırlanan tüm bilgi, belge, delil, öneri ve kabuller gizli tutulmakta, daha sonra yargılamada kullanılamamaktadır. (tarafların hâlihazırda mevcut olan veya temin edebilecekleri bilgi ve belgelerin arabuluculukta ortaya konulmaları, yargılamada ileri sürülmelerine engel değildir)  Bu durum tarafların uyuşmazlık konusunda daha rahat hareket etmesini sağlar. Ayrıca ortaya konan bilgi ve belgelere 3. kişilerce ulaşılması mümkün olmadığından tarafların ileride karşılaşabilecekleri başkaca muhtemel uyuşmazlıklarda da aleyhlerine kullanılma ihtimali ortadan kalkmış olmaktadır.

  •  Arabuluculuk Dava Yükünün Azaltarak Adalete Hizmet Eder

    Uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözülmesi, yargının iş yükünü azaltacağından hâkimlerin mevcut dosyalara daha fazla yoğunlaşabilmelerini sağlayacaktır. Bu nedenle birçok ülkede uyuşmazlıkların tahkim, arabuluculuk ve alternatif yollarla çözülmesi teşvik edilmektedir.

İhtiyari arabuluculuk, kamu düzenini yakından ilgilendiren uyuşmazlıklar (ceza davaları, idare hukuku kaynaklı davalar, nüfus ve kişilik haklarına ilişkin davalar vb.) hariç olmak üzere, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği her türlü özel hukuk uyuşmazlıklarınızda başvurulabilen, eşitlik ve gizlilik esasına dayalı, hızlı, ekonomik ve sonuç odaklı iradi bir seçenek çözüm yöntemidir.

İş hukukuna ilişkin işçi-işveren kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi veya manevi tazminat talepleri,

Rekabet yasağından, çek ve bonodan, yayın sözleşmesinden, komisyon sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar gibi Ticaret ve Sigorta hukukuna ilişkin TTK.’da ve diğer kanunlarda özel olarak düzenlenen tüm uyuşmazlıklar,

Aile hukukunda kesinleşmiş boşanma ve nafakaya ilişkin kararlara ilişkin tazminat veya alacak talepleri, mal paylaşımı, mal rejiminin tasfiyesi ile katılma ve katkı payı talepleri, Miras hukukunda mal paylaşımı, saklı pay ihlali nedeniyle tenkis davası, muris muvazaası gibi uyuşmazlıklar,

Gayrimenkul hukukundan kaynaklanan vekalet görevinin kötüye kullanılması, usulsüz tasarruf gibi nedenlerle açılan tapu iptal ve tescil davası, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası, ortaklığın giderilmesi/izale-i şüyu davaları, önalım davası, kat karşılığı inşaat sözleşmesi, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gibi hallerden doğan uyuşmazlıklarda İhtiyari Arabuluculuğa başvurabilirsiniz.

01.01.2018 Tarihi itibariyle; Yeni İş Mahkemeleri Kanunun 3. Maddesi uyarınca; Bireysel veya Toplu İş Sözleşmesine dayalı bir işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle iş mahkemelerinde dava açılabilmesi için öncelikle Arabulucuya başvurulmuş ve bu mekanizmanın olumlu veya olumsuz sonuçlandırılmış olması gerekmektedir. Arabuluculuya başvurulmaksızın dava açılması durumunda, dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilecektir.

Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir. 

Yine İş Hukuku kapsamında olmakla birlikte, İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi veya manevi tazminat davaları ile bunlarla ilgili tespit (hizmet tespiti, yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti gibi SGK uyuşmazlıkları), itiraz ve rücu davaları KAPSAM DIŞIDIR. Zorunlu Arabuluculuk esasen ‘Dava şartı olarak Arabuluculuk’ şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kanun koyucu yukarıda sayılan dava türlerinde çözümü tamamen Arabuluculuğa bırakmamış sadece dava açılmadan önce Arabuluculuk yolunun denenmiş olmasını şart koşmuştur.

  • İsteğe Bağlı (İhtiyari) Arabuluculuk

Arabulucuya başvuru konusunda zaman ve usul tarafların iradesine bırakılmıştır (HUAK madde 13/1, HUAKY madde 17/1). Taraflar, dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Bu anlaşma, taraflar arasında yapılmış ayrıca bir sözleşme ile veya uyuşmazlığın esasına ilişkin sözleşmeye konulacak bir hükümle sağlanmış olabilir. Arabuluculuğa başvuru için taraflarca daha önce bir anlaşma yapılmamış olsa da, bir taraf diğerine uyuşmazlıklarını arabuluculuk yoluyla çözmeyi teklif edebilir (HUAK madde 13/2, HUAKY madde 17/2). Aksi kararlaştırılmadıkça, bu teklife otuz gün içinde olumlu cevap verilmez ise teklif reddedilmiş sayılır. İhtiyari arabuluculuğa başvuru hakkında daha fazla bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

  • Dava Şartı (Zorunlu) Arabuluculuk

Adalet Komisyonu Başkanlıkları, arabulucuların yer aldığı listeleri kendi yargı çevrelerindeki (adliyelerdeki) arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk bürosu kurulmayan adliyelerde ise görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne göndermektedirler. Başvuru; karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılacaktır. Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenecektir. Ancak her iki tarafın da listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmış olmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilecektir.

Taraflar uyuşmazlık öncesi veya sonrası aralarında Arabuluculuk Sözleşmesi yapabilirler. Bu sözleşme kapsamında, arabuluculuk yapacak kişiyi ve çözüm sürecinde uygulanacak esasları belirleyebilirler. Örneğin taraflar bir bayilik sözleşmesi imzalarken bu sözleşme metnine (veya sözleşmeye ek olarak düzenlenecek ayrı bir arabuluculuk sözleşmesi ile) ihtilafların çözümünde önce arabuluculuğa başvuruyu zorunlu kılabilir, ihlal edilmesi halinde cezai yaptırımlar belirleyebilirler. Yine benzer bir örnekte, işveren ve işçinin aralarındaki iş ilişkisini sonlandırmak istediklerinde yapmış olduklarını anlaşmanın arabuluculuk sayesinde kesin hüküm oluşturmasını sağlamak amacıyla istedikleri bir arabulucuya başvurabilirler. Ancak şuna dikkat etmek gerekir ki; ihtilafların çözümü için başvuru taraflarca zorunluluk olarak belirlenebilirken çözümün de arabuluculukla sağlanması şart koşulamaz. Bunun nedeni bireylerin hak arama özgürlüğüne zarar vermemek ve devlet mahkemelerinden karar elde etme yolunun da açık olmasını sağlamaktır. Ayrıca kanun koyucunun dava şartı olarak belirlediği alanlarda da tarafların tek başına yaptıkları başvurularda arabulucuyu seçmesi mümkün değildir. 

Arabuluculuk ücreti 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa göre taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça ortaklaşa ödenir. Ancak ücretin hangi tarafça ödeneceği ve ne kadar olacağı müzakerelere başlanmadan önce taraflarca özel olarak da belirlenebilir. İşçi – İşveren Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk faaliyetlerinde ise ilk 2 saatlik ücret Adalet Bakanlığınca karşılanmaktadır. 

Arabulucunun ücretine ilişkin bilgilere Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın internet sitesinde yayınlanan Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinden ulaşabilirsiniz. (6325 Sayılı Yasa 7. madde, Yönetmelik 12. madde) Tarifeye ulaşmak için TIKLAYINIZ

Ücrete dair bazı önemli esaslar:

  • Tarifede belirlenen ücretlerin altında arabuluculuk ücreti kararlaştırılamaz. Aksine hükümler geçersizdir.
  • Arabuluculuk faaliyeti süresince arabulucu tarafından düzenlenen evrak ve yapılan diğer işlemler ayrı bir ücret gerektirmez.
  • Arabulucu, arabuluculuk süreci başlamadan önce arabuluculuk teklifinde bulunan taraf veya taraflardan ücret ve masraf isteyebilir. Bu fıkra uyarınca alınan ücret arabuluculuk süreci sonunda arabuluculuk ücretinden mahsup edilir. Arabuluculuk sürecinin başlamaması halinde bu ücret ve masraf iade edilmez.
  • Uyuşmazlık, arabuluculuk faaliyeti devam ederken, arabuluculuk faaliyetinin konusuz kalması, feragat, kabul veya sulh gibi arabuluculuk yolu dışındaki yöntem ve nedenlerle giderilirse arabulucu ücretin tamamına hak kazanır.
  • Arabuluculuk ücretinin takdirinde, arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.

Bir önceki soruda değinildiği üzere arabuluculuk faaliyeti ücretlidir. Ancak kim tarafından ödeneceği hususu faaliyetin mahiyetine ve tarafların anlaşmalarına göre değişmektedir. Bu hususu iki ana başlık halinde detaylandırmak daha doğru olacaktır.

  • Dava Şartı Arabuluculuk (İşçi İşveren Uyuşmazlıkları)

01.01.2018 tarihinden itibaren iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların mahkeme öncesi çözümü adına dava şartı (zorunlu) olarak düzenlenen arabuluculuk faaliyetlerinin ilk 2 saati Adalet Bakanlığınca karşılanmaktadır. Bu konuda iki önemli detaya değinmek gerekir. İlki görüşmelerin 2 saati aşması ancak görüşmeler sonunda anlaşma sağlanamamış olması halinde aşan saatler için arabuluculuk ücreti taraflarca eşit şekilde ödenmeye devam edeceğidir. Bir diğer husus ise tarafların arabuluculuk faaliyeti kapsamında anlaşması durumunda Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereği %6’yı (tek arabuluculu ile yapılan görüşmelerde) aşmayacak oranlarda parasal menfaat üzerinden belirlenecek arabuluculuk ücretinin taraflarca eşit şekilde ödenmesidir. Ancak uygulamada sıklıkla görüldüğü üzere, işveren tarafından da arabuluculuk ücretinin tamamı ödenebilir. 

  • İsteğe Bağlı (İhtiyari) Arabuluculuk

Dava şartı olarak düzenlenmemiş alanlarda yapılacak arabuluculuk faaliyetlerine ilişkin ücretler Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi’nde belirlenen rakamlardan aşağı olmamak üzere, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça eşit şekilde ödenir. 

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildikleri, içerisinde yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere her özel hukuk uyuşmazlığı için arabuluculuğa gitmek mümkündür. (HUAK madde madde 1/2). Bunu, tarafların sulh olabildikleri özel hukuk uyuşmazlıkları arabuluculuğa elverişlidir şeklinde de ifade edebiliriz. 

Arabuluculuğa elverişli alanlara örnekler;

İşçi-İşveren Uyuşmazlıkları: İş ve çalışma ilişkisinden veya iş akdinin feshinden kaynaklanan işe iade istemleri, ücret alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağı ile ihbar ve kıdem tazminatı alacakları,

Ticari Uyuşmazlıklar: Çek ve senetten (bono), rekabet yasağından, fikrî mülkiyetten, komisyon sözleşmesinden, yayım sözleşmesinden, rehin karşılığı ödünçten kaynaklanan ve banka-finans kurumları ile yaşanan uyuşmazlıklar,

Tüketici Uyuşmazlıkları: Kredi kartı, tüketici kredileri, bankacılık sözleşmeleri, ayıplı mal ve ayıplı hizmet, peşin ve taksitle satım, sigorta, ulaşım, kargo sözleşmeleri, abonelik, özel eğitim ve özel kurs, devre tatil, devre mülk, paket tur ve özel hastane işlemlerinden doğan pek çok uyuşmazlık,

Kira Uyuşmazlıkları: Kira bedelinin ödenmemesi, kira bedelini tespit ve tahliye gibi kira uyuşmazlıkları,

Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıkları: El birliği ile sahip olunan mallardaki ortaklığın giderilmesi,

Aile Uyuşmazlıkları: Nişanın bozulması sonucunda hediyelerin iadesi ve maddi tazminat istemleri, evliliğin devamı boyunca malların yönetimi, evliliğin devamı boyunca mallar üzerinde tasarruf, evliliğin sona ermesi hâlinde mal paylaşımı, evliliğin sona ermesi hâlinde tazminat ve nafaka, aile hukukuna ait arabuluculuğa elverişli alanlar arasında yer alır. 

Arabuluculuğa elverişli OLMAYAN alanlara örnekler ;

  • Aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar,
  • Ceza davaları
  • Kamu düzenine ilişkin davalar (örn; boşanma, velayet veya nüfus kaydının düzeltilmesi vb.)

Arabuluculuk yönteminin niteliği ve pozitif düzenlemeler gereği arabuluculuk sürecinin nasıl yürütüleceğine ilişkin ilkeler ortaya konulmuştur.  Aşağıda bazı temel ilkelere değinilmiş olup, süreçte gözetilmesi gereken ilkelerin tamamı bunlarla sınırlı değildir.

  • Gönüllülük (İradilik)

Arabuluculukta taraflar; Sürece başvuru, sürecin devam ettirilmesi, süreç sonunda bir anlaşmaya varılması konusunda tamamen serbesttir ve kararı kendileri verirler. Buna, iradilik veya gönüllülük ilkesi denilmektedir. Arabuluculuk yöntemi, mahkeme yargısına alternatif bir yöntem olmayıp, adalete erişimde mahkemelere yardımcı bir usuldür. Arabuluculuk yargı yolunu kapatan bir yöntem olmadığından, taraflar uyuşmazlığın yargı organları nezdinde çözüme kavuşturulması yoluna her zaman başvurabilirler.  Arabuluculuğun bir dava şartı (hukukumuzdaki örnekte işçi-işveren uyuşmazlıkları için) şeklinde düzenlenmesi hâlinde, taraflar arabuluculuğa başvurduktan sonra süreci devam ettirmek veya sona erdirmek bakımından serbest olduklarından, diğer bir deyişle taraflar yine mahkemeler nezdinde haklarını arayabildikleri ve diledikleri bir aşamada arabuluculuk faaliyetine son verebildikleri için yargı organlarına ulaşmak veya iradilik ilkesinin ihlalinden söz etmek mümkün değildir.

  • Gizlilik

Arabuluculuk sürecinin sonunda tarafların anlaşması süreç içerisinde birbirleriyle açıkça ve rahatça iletişim kurmalarına bağlıdır. İstenen iletişimin kurulması, arabuluculuk sürecine güven duyulmasını gerektirir. Bu nedenle, arabuluculuk ile ilgili yasal düzenlemelerde arabuluculuk sürecinin gizliliği güvence altına alınmaktadır. Bu yasal güvence ile birlikte tarafların dürüst bir biçimde menfaatlerini ifade etmeleri, arabulucunun tarafların gerçek durumları ve menfaatleri hakkında bilgi sahibi olması ve bütün çözüm olasılıklarının değerlendirilmesi mümkün olur. Güvenin tesis edilmesi için aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça, sürecin gizli yürütülmesi, tarafların bu süreçte ortaya koydukları beyan, bilgi ve belgelerin gizli kalması ve bunların arabuluculuk süreci sonrasında açılabilecek davalarda kendileri aleyhine kullanılmayacağının güvence altına alınmış olması gerekir.

Gizlilik, iç ilişkide gizlilik ve dış ilişkide gizlilik olarak iki başlık altında da incelenebilir. Dış ilişkide gizlilik, arabuluculuk sürecinin kural olarak aleni olmamasını ve arabuluculuk sürecinde paylaşılan bilgi ve belgelerin üçüncü kişiler huzurunda ifşa edilmemesi ifade eder. İç ilişkide gizlilik ise aksi kararlaştırılmadıkça ve tarafın açık muvafakatı olmadıkça, arabulucunun özel oturumlar esnasında taraflardan birinden edindiği bilgiyi diğer tarafa aktaramayacak olması, arabulucunun ve tarafların üçüncü kişilere karşı sır saklama yükümlüğünün olması olarak ifade edilebilir.

Gizlilik ilkesinin ihlali halinde, taraflardan birinin hukuken korunan menfaatinin zarar görmesine neden olan kişi altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.

  • Arabulucunun Tarafsızlığı 

Arabulucunun tarafsızlığı ve bağımsızlığı arabuluculuk sürecine ve yöntemine hâkim en temel ilkelerden birisidir. Tarafsız olmak demek, arabulucunun kişisel düşünceleri olmayacak demek değildir. Burada tarafsızlıktan kastedilen, arabulucunun görevini yerine getirirken söz, davranış ve görünümünde kendi duygu, değer ve önceliklerine yer vermemesidir. 

  • Kontrolün Taraflarda Olması

Yargısal yöntemlerden farklı olarak, arabuluculukta taraflar, karar verme yetkisini elinde buldurmakta, anlaşma şartlarını belirlemekte ve süreci etkileme imkânına her zaman sahip olmaktadır. Arabulucu, uyuşmazlığın çözümünde son sözü söyleyen bir role sahip olmadığından yargılama yapamaz. Arabulucu sadece tarafların ortak menfaatleri doğrultusunda uyuşmazlığın ortadan kalkması için çaba sarf eder. Ancak arabulucunun taraflara uyuşmazlığın çözümüne ilişkin menfaatlerini hatırlatması veya bu menfaatlerini ortaya koyacak sorular sorması mümkündür. 

  • Eşitlik

Uyuşmazlık hangi yolla çözülürse çözülsün gözetilmesi gereken, silahların eşitliği ilkesi olarak da ifade edilen, tarafların eşit hak ve imkânlara sahip olmasını sağlamaya yönelik bir ilkedir. Devlet yargısı önündeki adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının bir nevi tezahürü olarak arabuluculuk sürecinde de taraflardan birinin dışlanması veya ona daha az söz verilmesi eşitliği ihlal edici eylem ve tutumlardan uzak durulmalıdır

Arabuluculukta anlaşmaya varma konusunda bir zorlama yoktur. Taraflar, ancak ortak bir karar elde ettikleri takdirde bir anlaşmaya varırlar. Kural olarak, başvurulması gönüllü olan prosedür, tarafların anlaşması hâlinde bağlayıcı bir anlaşma ile sona erer.

Arabuluculuk sürecinin sonunda kapsamı taraflarca belirlenerek düzenlenen bu belgeye “anlaşma belgesi” adı verilir. Belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır. HUAK madde 18’e 27.10.2017 tarihinde eklenen 4. fıkra gereği “TARAFLAR VE AVUKATLARI İLE ARABULUCUNUN BİRLİKTE İMZALADIKLARI ANLAŞMA BELGESİ, İCRA EDİLEBİLİRLİK ŞERHİ ARANMAKSIZIN İLAM NİTELİĞİNDE BELGE SAYILIR hale gelmiştir. Yalnızca taraflar ve arabulucu veya yalnızca vekiller ve arabulucu tarafından imzalanmış anlaşma belgelerinin ilam niteliğinde belge sayılması için icra edilebilirlik şerhi alınması gerekmektedir. 

Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir.

İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, çekişmesiz yargı işidir ve buna ilişkin inceleme dosya üzerinden yapılır. Ancak arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu incelemenin kapsamı anlaşmanın içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.

Arabuluculuk sürecinde taraflar anlaşma sağlayamazsa mahkemeye başvurarak dava açabilirler. Ancak işçi işveren uyuşmazlıklarında dava şartı olarak arabuluculuk müessesesinde kanun koyucu çok önemli bir düzenlemeye gitmiştir. İlk toplantıya mazeretsiz bir şekilde katılmayan taraf, ileride açılması muhtemel dava neticesi kısmen ya da tamamen haklı çıksa dahi yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca, mazeretsiz olarak toplantıya katılmayan taraf lehine vekalet ücretine de hükmedilmez.